Süleyman Kızıltoprak, "Gemuhluoğlu, İrfan Fethi (1922-1977) Mütefekkir, eğitimci, vakıf insanı"

Süleyman Kızıltoprak, "Gemuhluoğlu, İrfan Fethi (1922-1977) Mütefekkir, eğitimci, vakıf insanı", Türk Maarif Ansiklopedisi, 2024
 

İstanbul'da doğdu. Arapgir’den İstanbul’a göç eden Mustafa Neşet Bey ile Fatma Saniye Hanım’ın oğludur. Çocukluk ve gençlik çağlarının geçtiği Erenköy ve Göztepe semtleri onun ilk sosyal çevresini oluşturdu. Osmanlı devrinin son aydınları ile tanışması ve onların sohbet ortamlarına katılması, kişiliğini şekillendirdi. Haydarpaşa Lisesi’nden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi. 1950-1955 yılları arasında Türk dili ve edebiyatı öğretmeni olarak İstanbul’daki çeşitli okullarda görev yaptı. 1955-1963 yılları arasında İstanbul Spor ve Sergi Sarayı müdürü oldu. 1963-1965 yılları arasında Almanya’da serbest gazeteci olarak çalıştı. 1965 yılında Millî Eğitim Bakanlığı özel kalem müdürü oldu. 1966-1970 yılları arasında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği basın müşavirliği görevini üstlendi.

1969 yılında İstanbul’da Türk Petrol Vakfı’nın kurucularından oldu. Bu vakıf eğitim ve kültür alanındaki faaliyetleriyle Türkiye’de bir çığır açtı ve lisans, yüksek lisans, doktora düzeyinde karşılıksız olarak verdiği burslarla istidat ve ihtiyaç sahibi gençlere maddi katkı sağladı.

1970 yılında başladığı Türk Petrol Vakfı genel sekreterliği görevini 5 Ekim 1977 tarihinde vefat edene kadar aralıksız sürdürdü. Kabri İstanbul’da Sahrayıcedit Mezarlığı’ndadır. Mehmet Ali ve Veli Selman isimlerinde iki erkek evladı vardır.

Türk kültür hayatına katkı veren çalışmalar içinde bulunan Gemuhluoğlu, aynı zamanda millî meselelerin de takipçisi oldu. 1950’de Kıbrıs’ı Koruma Cemiyeti’nin kurucusu ve genel sekreteri oldu. 1951’de Türk Milliyetçiler Derneği, 1961’de Aydınlar Kulübü ve 1970’te Aydınlar Ocağı başta olmak üzere çok sayıda vakıf, dernek ve hayır kurumunun kurucuları arasında bulundu. Bunların çoğunda yönetim kurulu ve danışma kurulu üyeliği yaptı.

Gemuhluoğlu Türk toplumun hızlı değişim ve dönüşümler geçirdiği bir devirde kısa ama yoğun bir hayat sürdü. Çocukluk ve gençlik evresinde İstiklal Harbi’nin kazanılmasından sonra başlatılan kalkınma mücadelesi ve devrimler sürecinin tanığı oldu. II. Dünya Savaşı sonrasında ülkede ve dünyada yaşanan kritik gelişmelerle çok partili hayata geçiş süreci ve 27 Mayıs 1960 darbesini ve 12 Mart 1971 muhtırasının yol açtığı tartışmaları gördü. 1970’li yıllarda Türk gençlerinin çeşitli ideolojilerin etkisinde sürdürdükleri ideolojik çatışmaların yol açtığı tehditlere karşı toplumunu bilinçlendirmek için yoğun çaba harcadı. Bu devirde Gemuhluoğlu, genç nesillere içinde bulunduğu toplumun tarihi, kültürü, inancı ve millî değerleriyle barışık olarak ilerlemenin tek çıkar yol olduğunu dostluk kavramını temel alan bir yaklaşımla göstermeye çalıştı.

Taşradan gelen yetenekli gençlerin elinden tutarak sağladığı desteklerle şehir hayatına uyum sağlamaları, mesleklerinde iyi yetişmeleri, sosyal çevrede yer edinmeleri ve seçkin şahsiyetlere dönüşmeleri için teşvik edici oldu.

Gemuhluoğlu hem toplumu dinamikleştirmeye çalışan hem de toplumun dinamiklerini üzerinde taşıyan aktif bir aydındır. Siyaset dünyasının içinde olmasına rağmen siyasî bir makam ve görevden uzak kaldı. Gençlere siyasî telkinlerden çok millî değerler doğrultusunda yetişmelerine katkı vermeye özen gösterdi. Tenkit etmek yerine iyiyi, güzeli ifade ederek kâmil bir insan olmayı gençlere ve dostlarına öğütledi. Türkiye’nin kalkınması ve gelişmesindeki temel engelin tenkit anlayışından ileri geldiğini düşünüyordu. Ona göre, öneri getirmeyen tenkitçilik dostça bakış eksikliğinden kaynaklanıyordu. Tenkit dilinin yıkıcılığından yakınırken, temsil dilinin dostluk ve birlik sağlayıcı rolü üzerinde durdu. Ülkenin gelişip büyümesi doğrultusunda gençlere kendi inancına, kültürüne, insanına, coğrafyasına ve tarihine dostça bakışı tavsiye etti.

Onun ideal insan anlayışının merkezinde dostluk vardır. “Tabiata, toprağa, kurda, kuşa, insana ve kâinata dost olmak” diye ifade ettiği dostluk anlayışı onda maddi ve manevi boyutlarıyla bütüncül bir yapıda idi. Gençlerin eğitimlerini sürdürürken edebiyat, sinema ve tiyatro gibi kültür ve sanat faaliyetlerine de katılmalarını öğütledi. “Gerektiğinde cebinizdeki son simit paranızı bile vererek bir sinema veya tiyatro eserini izleyerek kültür ve sanat ihtiyacınızı karşılamaya öncelik vereceksiniz” diyerek gençlere tavsiyelerde bulundu. İnsanın önce kendisini tanımasını, sevmesini ve çevresine dost olmasını tavsiye etti.

“Sen hiç âşık oldun mu?” şeklinde sorduğu sorularla gençlerin içindeki cevheri keşfetme arayışı onun özgün yöntemidir. Toplumsal yapıyı iyi analiz etmesi, eğitimden ekonomiye, kültürden sanata kadar birçok alanda gençlerin elinden tutması, Cumhuriyet sonrası şekillenen Türk toplum yapısında görünür görünmez etkiler sağlamıştır. Türkiye’nin geleceği doğrultusunda yetiştirdiği gençlerden temel beklentisi benliklerini aşk ile ülkelerine ve millî değerlerine vakfetmeleri, kendileri için değil Türk milleti ve insanlık âleminin iyiliği için çaba göstermeleridir.

Gemuhluoğlu’nun gençlerle ve dostlarıyla tesis ettiği ilişki biçimi Türk-İslam kültüründeki irfan geleneğinden kaynaklanmaktadır. Devrine her bakımdan ışık tutan bir aydın olarak toplumu aydınlatma ve kalkındırma çabasındayken şöhret olma hevesine kapılmadı. Toplumla iç içe yaşadı ve toplumsal sorunlar için sevgi ve dostluk merkezli çözümler üretti.

Gönül adamı olmakla birlikte gerektiğinde inisiyatif alan bir eylem adamı idi. Türkiye’de ilk siyasî Kıbrıs Derneği’nin kurucusu olarak başta Taksim olmak üzere Türkiye’de ilk Kıbrıs mitinglerini düzenleyenlerden biriydi. Sadece ülkedeki sorunlarla değil dünyadaki sorunlarla da ilgilenen ve bunları sık sık gündeme getiren ve sorumluluk alan aydın bir tavır sergiledi. Konuşmalarında ve yazılarında özellikle Ortadoğu, Afrika, Gana, Keşmir, Suriye, Irak, Lübnan, Tunus, Cezayir, Mısır ve Kıbrıs gibi Türkiye ve dünya siyasetini ilgilendiren konulara değindi. Yazılarında Batı emperyalizmini eleştirmekten kaçınmadı. Bağımsızlık mücadelesi veren ve hürriyetini kazanan halkları destekleyerek onların sesini dünyaya duyurmaya çalıştı. Gemuhluoğlu millî değerleri temsil amacındaki dergi ve gazetelerde yazmak yanında, bunların toplumun fikir hayatına katılmasını destekledi. Arapgir Postası, Hürsöz, Yeşil Ada gibi gazete ve dergilerde tarihî, siyasî ve fikrî derinliği olan makaleler yazdı. Dost sohbetleri ve konuşmaları muhtevası geniş birer konferans gibiydi. Bu bağlamda, 22 Kasım 1975 tarihinde “Dostluk Üzerine” adıyla sunduğu konferansının metni defalarca basıldı. Fikir, sanat ve edebiyat alanında yetenek ve birikim sahibi bir kişi olmasına rağmen, sanatçı ve edebiyatçı olarak kalmak yerine, o gün daha yolun başında olan ama Türkiye’nin yakın dönemine damgasını vuran çok sayıda ismin yetişmesine katkıda bulundu. Bunlar arasında Erdem Beyazıt, Yavuz Bülent Bakiler, Bahattin Karakoç, Erol Güngör, Mehmet Çavuşoğlu, Rasim Özdenören, Alaattin Özdenören, Mehmet Akif İnan ve Mehmet Genç gibi pek çok tanınmış isim bulunur.