Fatma Kevser Sümer, “Gönüllerin Fethi: Fethi Gemuhluoğlu’nun Manevi Mirası”

 

(aya.org.tr, 6.8.2024)

Mahmut Bıyıklı’nın kaleme aldığı “Fethi Gemuhluoğlu / Dostluk Rehberi” eseri, Türk fikir ve kültür hayatında derin izler bırakan Fethi Gemuhluoğlu’nun ahlaki ve manevi liderlik figürü üzerinden dostluğun ontolojisini ele alıyor. Eser, insanlar arası bağların felsefî temellerine derinlemesine bir dalış yapmakla kalmayıp aynı zamanda gerçek dostluğun insan ruhunu nasıl yüceltebileceği üzerine samimi ve etkileyici gözlemler sunuyor. Bıyıklı, tarihsel narratiflerle şahsi anekdotları ustalıkla harmanlayarak okuyucuyu hem geleneksel hem de çağdaş yansımalar içeren, kişiler arası ilişkilerimizi sorgulatan zengin bir diyaloğa davet ediyor. Kitabın ilk bölümleri, zaman ve kültür ötesi bağlamda dostluk ahlakının nasıl şekillendiğini, sadakat, anlayış ve sevginin bu bağlamda nasıl işlev gördüğünü özgün bir üslupla ele alıyor. Böylece, okur dostluğun en içten ve kalbi yönlerini keşfetme fırsatı buluyor.

Eser, Fethi Gemuhluoğlu’nun hayatını ve fikirlerini detaylı bir biçimde inceleyen ve onun Türk düşünce hayatındaki yerini ele alan kapsamlı bir çalışma olarak öne çıkıyor. Eser, Gemuhluoğlu’nun yaşamı üzerinden Türkiye’deki toplumsal ve kültürel meselelere ışık tutarken aynı zamanda onun eğitim, kültür ve edebiyat alanlarındaki etkilerini de detaylı bir şekilde analiz ediyor. Bıyıklı, eserinde Gemuhluoğlu’nun kültür dünyasına katkılarını ve kişisel anılarını, fikirlerinin nasıl şekillendiğini ve zaman içinde nasıl dönüştüğünü anlatıyor. Kitap, Gemuhluoğlu’nun entelektüel kimliğini çeşitli yönleriyle ele alıyor ve onun yaşamı üzerinden Türkiye’de edebiyat ve düşünce alanındaki gelişimi tartışıyor.

Eser, dört ana bölümden oluşmaktadır: i) 1930’lu ve 1940’lı Yıllar (çocukluk ve gençlik yılları) ii) 1950’li Yıllar (eğitim ve edebiyat alanında etkileri) iii) 1960’lı Yıllar (toplumsal etkileri) iiii) 1970’li Yıllar (Türk kültür hayatına katkıları) Bu dört başlık altında, Bıyıklı’nın detaylı analizleri ve çeşitli kaynaklardan derlediği bilgiler, Gemuhluoğlu’nun çok yönlü portresini çizerken okuyuculara onun düşünce dünyasına geniş bir perspektiften bakma fırsatı sunuyor.

Kitabın yapısını zenginleştiren Gemuhluoğlu’nun fikirlerinin ve etkilerinin çeşitli yazarlar tarafından ele alınışıdır. Bıyıklı, Gemuhluoğlu’nun edebi eserlerine ve pedagojik yaklaşımlarına dair değerlendirmeleri, onun öğretim metotlarının ve düşünsel katkılarının net bir şekilde anlaşılmasını sağlıyor. Ayrıca, Gemuhluoğlu’nun sosyal ve kültürel meselelere yaklaşımını ve bu konular üzerindeki düşüncelerini detaylı bir şekilde irdeleyerek onun toplumsal olaylara etkisini gözler önüne seriyor.

Özellikle, Bıyıklı’nın eserde öne çıkan ‘Birleyen, Birleştiren İnsan’ ile ‘Her İnsanda Bir Cevher’ temaları, Gemuhluoğlu’nun fikirlerinin geniş bir çerçevede değerlendirilmesine olanak tanıyor. Bu temalar, Gemuhluoğlu’nun düşüncelerinin nasıl toplumsal ve kültürel meselelere ışık tuttuğunu ve onun bu konulardaki etkisinin boyutlarını açığa çıkarıyor.

Eserde Gemuhluoğlu’nun çocukluk yıllarından başlayarak yaşamının çeşitli dönemlerine ayna tutuluyor. Özellikle “Öğrencilik Yılları” bölümünde, genç Fethi’nin toplum içindeki dikkat çekici ve öncü rolüne vurgu yapılırken onun gelecekteki liderlik nitelikleri hakkında bilgiler veriliyor. Gemuhluoğlu’nun eğitim hayatı boyunca gösterdiği üstün karakter özellikleri ve sınıf arkadaşlarına olan pozitif etkisi, onun nasıl bir toplum lideri olacağının işaretlerine dikkat çekiliyor.

Kitapta Gemuhluoğlu’nun erken yaşlardan itibaren adalet, hak ve doğruluk gibi kavramlara duyduğu derin bağlılık ve bu idealler uğruna gösterdiği üstün gayret onun karakterinin merkezi unsurlarını oluşturuyor. “Spora İlgisi” bölümünde, sporun Gemuhluoğlu’nun kişilik gelişiminde oynadığı rol ve spor aracılığıyla toplumsal değerleri nasıl yansıttığı üzerinde duruluyor.

“Ağabeyliği” başlığı altında ise, Gemuhluoğlu’nun toplum içindeki rehber ve öğretici rolüne dair detaylar veriliyor. Bu kavram, Türk kültüründeki “ağabey” figürünün, gençlerin yetişmesindeki etkisine odaklanarak Gemuhluoğlu’nun bu rolü nasıl üstlendiğini ve etrafındakilere nasıl ilham kaynağı olduğunu gösteriyor. Fethi Gemuhluoğlu’nun her yaşta gençlerle olan ilişkisinde, onların sorunlarına duyarlılık göstermesi ve onlara yol gösterici olması onun sadece bir dost değil aynı zamanda toplumun manevi bir lideri olarak görülmesini sağlamıştır.

Bıyıklı, Gemuhluoğlu’nun kişiliğini ve yaşamını, toplumsal ve kültürel yönden ele alarak onun değerlerini ve Türkiye’deki sosyal yapının şekillenmesindeki rolünü anlamamıza yardımcı oluyor. Detaylı bir şekilde çalışılan biyografik inceleme, Gemuhluoğlu’nun ideallerini, yaşamının her döneminde nasıl istikrarlı bir şekilde koruduğu ve geliştirdiği üzerinde durarak Bıyıklı’nın kendine has, akıcı, duru, zengin Türkçesi ile okuyucuya ilham veriyor. Eseri okurken sanki zamanda bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Fethi Gemuhluğu’nu en mütecessim hâliyle bir ağabey sıcaklığında yanı başınızda hissediyorsunuz.

Eser, Fethi Gemuhluoğlu’nun yaşamını ve fikirlerini, “hakikati keşfetme”, “onu topluma aktarma” ve “bunun getirdiği zorluklara katlanma” şeklinde özetlenebilecek bir çerçevede ele alıyor. Anlatı, Gemuhluoğlu’nun entelektüel çabalarını ve toplumsal meselelere olan katkılarını bu üç temel eksen etrafında kurguluyor.

Bıyıklı’nın zarif bakış açısıyla Gemuhluoğlu’nun Türkiye’de düşünce ve edebiyat alanlarında dostluğa, ağabeyliğe ve dahi iyiliğe dair her konuda Yunusça tavrıyla nasıl bir dostluk ve kardeşlik iklimi oluşturduğunu incelerken Gemuhluoğlu’nun özgün fikirlerinin zamanla nasıl muhibban kazandığını anlıyorsunuz. Kitap, Gemuhluoğlu’nun düşünce dünyasındaki merkezi kavramlar olan “hakikat”, “dostluk” ve “toplumsal yapıcılık” üzerinden ilerliyor. Bu kavramların kullanımı, Gemuhluoğlu’nun düşünce dünyasını ve toplumsal etkilerini somutlaştıran yaygın bir kanaate yaslanıyor.

Bıyıklı, edebi anlatılardaki ustalığı ile eserinde özellikle Gemuhluoğlu’nun Türkiye’deki entelektüel ve kültürel meselelere dair tartışmaları dostluk iklimi üzerinden nasıl şekillendirdiğini anlatıyor. Bu anlatıda, Gemuhluoğlu’nun kültürel ve ahlaki meselelerdeki etkilerinin, Türkiye’nin sosyal ve politik yapısındaki çeşitli etkiler üzerinden Türk düşünce hayatında olumlu olarak nasıl farklı yankılar bulduğunu ortaya koyuyor.

Kitapta ele alınan temalar arasında Gemuhluoğlu’nun şiir ve edebiyata olan sevgisi de büyük bir yer tutuyor. Şiir ve edebiyatın, Gemuhluoğlu için sadece bir ifade aracı olmakla kalmayıp aynı zamanda toplumsal ve kültürel birleştiriciliğin bir aracı olarak kullanıldığını Bıyıklı detaylı bir şekilde işliyor.

Eseri, Bıyıklı’nın içten uslubuyla okurken Fethi Gemuhluoğlu’nun toplum içinde kendini pek belli etmeyen, belli kerametler göstermeyen bir eren olduğunu düşünmeye başlıyorsunuz. Kitabın satırları arasında gezinirken onun gösterişsiz ancak derin etkiler bırakan kişiliği ile karşılaşıyorsunuz. Gemuhluoğlu, alçakgönüllülüğü ve içtenliğiyle büyük bir gürültü yapmadan insanların hayatlarında sessizce önemli değişiklikler yapabilen bir şahsiyet abidesi olarak ortaya çıkıyor. Onun bu müşahhas özellikleri, onu çevresindekiler için hem bir rehber hem de bir müşfik bir sığınak haline getiriyor.

Bıyıklı, Gemuhluoğlu’nun bu sakin ama güçlü ve coşkun şahsiyetini, özellikle insani ilişkileri ve gençlere yakınlığı üzerinden detaylandırıyor. Öğrenciler üzerindeki sabırlı ve düşünceli yaklaşımları, onları sadece akademik olarak değil, ahlaki ve manevi olarak da geliştirmesine yardımcı olmuş. Eserde Gemuhluoğlu, şehrin ruhunu hisseden ve onun çağrısını duyabilen gerçek bir İstanbullu olarak, bir İstanbul beyefendisi olarak Müslüman tipinin en güzel örneklerini resmeder. Anadolu çocuklarının siyasi kavgalarda harcanmadan vatana, millete ve devlete faydalı bireyler olarak yetişmeleri için üstün gayret gösteren Gemuhluoğlu’nu, bir kültür ereni olarak görürüz eserde.

Bıyıklı, Gemuhluoğlu’nun yaşamı boyunca sergilediği bu tutumun, onun toplumda nasıl “sessiz bir kahraman” olarak algılandığını anlamamıza yardımcı oluyor. Onun varlığı, belki de dışarıdan bakıldığında dikkat çekmeyen ancak yaşamın her alanında derin bir iz bırakan bir su damlası gibi sessizce ama etkili bir şekilde yayılır. Eserde bu yönüyle Gemuhluoğlu’nun toplumsal etkilerini ve onun kişisel sükûnetinin arkasında yatan zengin iç dünyasını keşfetme imkânı buluruz.

Eseri okurken Mahmut Bıyıklı’nın kalemi ve Fethi Gemuhluoğlu’nun karakteri arasındaki uyum dikkat çekici bir biçimde ortaya çıkıyor. Bıyıklı, Gemuhluoğlu’nun zengin ve etkileyici portresini ustaca çizerken kendi edebi duyarlılığı ile doğal bir uyum sağlıyor. Bu sayede eser, Gemuhluoğlu’nu kapsamlı ve doğru bir şekilde anlamak isteyenler için değerli bir kaynak oluyor.

Manevi bir rehber olarak her daim iyilik elini insanların üzerinden çekmeden son nefesine kadar insanlığın iyiliği uğruna üstün gayretler sarf eden Gemuhluoğlu’nun şu soruları düşüyor kitaptan sadrımıza:

“Resmini yanında taşıdığın bir dostun var mı?”

“Dost olarak yanında kimin olmasını istersin?”

“Ezberlediğin bir şiir oldu mu?”

“Yanında taşıdığın bir şiir kitabı niye yok?”

“Toprağa, suya ve ağaca dost musun?”

“İslam devletine inanıyor musun?”

“Yunus’tan bir dörtlük hatırlıyor musun?”

Heybemize aldıklarımızla beraber edebiyat dünyasına kazandırdığı bu kıymetli eser için Mahmut Bıyıklı’ya şükranlarımızı sunuyoruz. Dağlara, taşlara, ulu ulu ağaçlara selam olsun ki bu dünyadan bir Fethi, gönülleri fethederek geçti..!