Fethi Gemuhluoğlu (1922-1977) Arapgirli bir Türkmen ailesinin oğlu olarak dünyaya gelir. Babası Mustafa Neşet Efendi, annesi Fatma Saniye Hanım’dır. Yetişmesinde, geniş bir tarih bilgisine sahip olmasında, edebiyat ve tasavvufla olan münasebetinde, gönül adamı kişiliğinde hem ailesinin hem de çevresinin büyük tesiri olur.[1]İnsan kalbinin, o kalpdeki manevî yaraların büyük bir onarım ustası[2] olan Gemuhluoğlu bu noktada binlerce yüreğe dokunarak yaralı ruhlara merhem olur. Bu, gökyüzü gönüllü adamın hayatı “kahırlı, ateş çemberiyle dolu, fakat daima imanlı ve ümitli”[3]dir. Yaşadığı döneme bir gönül ve hizmet adamı olarak damgasını vuran Fethi Gemuhluoğlu’nun toplumu bir bütün olarak ele alan hoşgörülü tutumu ve herkese sevgiyle yaklaşması etrafında aydın bir çevrenin oluşmasını sağlar. Gemuhluoğlu, zarif bir İstanbul Türkçesi’yle yaptığı konuşmalarında, mektup ve makalelerinde gençlere iman, aşk, emek, hürriyet, güzel ahlâk, çalışkanlık gibi değerleri aşılamaya çalışır.[4] O, hem gençlere maddî ve manevî açıdan destek olur hem de kendilerinde bilgi, zekâ, cesaret ve sanat parıltısı gördüklerini yetenekleri doğrultusunda yönlendirir. Ferdin iç dünyasının güzelliğinin insana, dünyaya, hayata ve olaylara bakışta temel rol oynadığına inanan Gemuhluoğlu, bu bağlamda insanla insan, insanla eşya ve insanla mücerret kavramlar arasındaki dostluğu çok ileri noktalara taşır. Öyleki şöhret, mal ve uyku dışında her şeyle ve herkesle dost olmak gerektiğini ısrarla vurgular.[5] Öyle ki Nuri Pakdil, Gemuhluoğlu’nu insanın birbirine yaklaşmasının simgesi olarak görür.”[6]
Gemuhluoğlu çok renkli ve çok yönlü bir kişiliğe sahiptir. Sessiz, fakat derin ve etkili bir eylem adamıdır.[7] Herkeste güzel, değerli olanı arar ve bulur.[8] Gönlünce yaşayıp gönlünce konuşur.[9] Bu yüzden onun içtenlikli sohbetlerini dinleyenlerin ruhunda unutulmaz bir tad bırakır.[10] Nuri Pakdil, Gemuhluoğlu’nun insanlar üzerindeki tesiri hakkında şunları söyler: “İnsanın, bazen, kendini yalnız duyumsaması, bu yalnızlığından korkması, kendi kendine üşümesi olur ya; işte o zaman, yanına gitmesini, varıp görmesini dilediği biri olur ya; o biri O olurdu: ulu ağaç gibi. (Yalnızlığımız dağılırdı, üşümemiz giderdi, umutlu yanımız yeniden devinimleşirdi, birden en önüne sıçrardık kavganın; sığamaz olurduk yeryüzüne). Çok insanı, O’nun yanından yeni bir güç kazanmış olarak ayrılmış görürdüm.”[11] Hayatını insanlara adayan Gemuhluoğlu için sevgi her şeydir.[12] O, insan sevgisiyle doludur. Çocuk, yaşlı herkesi katıksız sever.[13] İnsan hayatının aşk ve cezbe üzerine kurulu olduğu inancında olan[14] Gemuhluoğlu’na göre insan kendini, çevresini, içinde yaşadığı âlemi aşkla, tutkuyla sevmelidir. O, çağımızda insanların giderek sevgiden yoksun hâle gelişinden muzdariptir. Bu hususla alakalı olarak şunları söyler: “Hem biz birbirimizi sevmiyoruz. Asıl bundan utansak yeridir. Aynı evdeyiz de birbirimizi sevmiyoruz. Mahallemiz, köyümüz, kasabamız aynı da birbirimizi sevmiyoruz. Belki de her işin başı insanoğlunu sevmiyoruz. Dert buradan başlıyor. Toprağa, göğe, suya, ateşe, tuza, somuna gönül vermemişiz ki. Türkülere, ağıtlara teslim olmamışız ki. Çirkin ve güzel diye tutturmuşuz. İyi ve kötü diyoruz. İşimize gelmeyeni damgalayıp duruyoruz. Gönlümüzün tutmadığını, aklımızın kesmediğini kınamayı adet haline getirmişiz. Sonra işler, başarılar, mesut günler bekliyoruz. Elimizden gelse gökyüzünden, günışığından, hatta ve hatta karanlıktan mahrum etmeyi düşündüğümüz tümen tümen insan var. Ellerimiz, kafamız ve gönlümüz bir ve beraber değil.”[15]
Gemuhluoğlu, bitmez tükenmez bir coşkuya sahiptir.[16] Bu bağlamda Nuri Pakdil onun için: “Sürekli coşkunluktu O”[17] der. O, bir ruh ve gönül mimarıdır.[18] “Vakıf çeşme misali kendimizi sebil etmişiz” diyen Gemuhluoğlu[19] ömrünü gençliğe hasreder.[20] İnsanların yüreklerine sürekli olarak umut doldurur.[21] Ona göre insan, her gece kendini yeniden olumlayarak sabahı bulmalıdır.[22] Kayıp boşluğa gitmesin diye çağdaş insanın elinden tutmak isteyen[23]Gemuhluoğlu, vicdanında tek bir kırıntı bulduğu insanın dahi kırık tellerinden bir ezgi oluşturmaya çalışır. Zira onun umudu hiç eksilmez.[24]
Fethi Gemuhluoğlu için dostluk varoluşu anlamlı kılan ana unsurdur. Bu bağlamda o, insana, fikre, coğrafyaya, tarihe, komşuya dost olmanın önemini ve değerini her fırsatta vurgular.[25] Zira ona göre kâinat, eflâk aşk üzere, dostluk üzere yaratılmıştır.[26] Gemuhluoğlu insanın başta kendi benliği olmak üzere herşeyle ve herkesle dost olabildiği ölçüde özünü bulabileceğine inanır. Pakdil’e göre onun dostluk coşkusu insanın varoluşunda bir artma ve çoğalma meydana getirir.[27] Bu coşkuyla birlikte insan “eşe dosta, kurda kuşa, yoncadan dikene, aksakaldan yoksakala, kanbura topala, cümle yaratıklara yeniden bir merhaba”[28] diyerek seslenebilir. Gemuhluoğlu’na göre içimizi nurlandırıp yıkayacak[29] olan bu merhaba sımsıcak, alabildiğine geniş olmalıdır. Bu merhaba; ihmallere, ilgisizliklere, yalnızlıklara inat yeşermeli ve göğermelidir.[30]
Gemuhluoğlu’na göre okumak ve sanata ilgi duymak varoluşumuza anlam katan temel unsurlardandır. Bu bağlamda kitaba bir annenin çocuğuna dokunuşundaki yufka yüreklilikle, merhametle yaklaşır. Kitabı bir canlı gibi görür.[31] Yurdumuzdaki yabancılaşmanın sanatla başladığı inancında olan Gemuhluoğlu’na göre yabancılaşma ancak sanatla yurt dışına atılabilir. Zira “kişi düştüğü yerden kalkar ayağa.”[32]
Gemuhluoğlu bir mustariptir.[33] Gam ve ıstırapla dolu yaşamıştır.[34] Ancak çektiği ıstırabı kendisi için değil vatanı içindir.[35] O, gözyaşlarını gözüne bile duyurmadan siler.[36]Diğer bir ifadeyle gözyaşlarını iç âlemine akıtır. Hüzün onu hiç terk etmeyen dostudur.[37]Gemuhluoğlu’nun bütün İslam âlemini, Türklük dünyasını, bütün insanlığın ızdıraplarını içine alan kalbi yükünü çekemeyecek hale geldiğinde kalp krizi geçirir ve fani dündan ebedi yurduna göçer.[38] Kısaca ifade etmek gerekirse dostluğun insan hâli olan Gemuhluoğlu, hayatın onca çilesine rağmen usanmadan, şikayet etmeden, kızmadan, yerinmeden,[39] içtenliğini ve iyi niyetini kaybetmeden binlerce insanın gönlüne giren bir derviştir.
[1] Medeniyet Köprüsü Beş Şehirli, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 2015, s.92.
[2] Nuri Pakdil, Bağlanma, Edebiyat Dergisi Yayınları, Ankara 2020, s.12.
[3] Dostluk Üzerine Fethi Gemuhluoğlu Kitabı, İz Yayıncılık, İstanbul 2022, s.114.
[4] Medeniyet Köprüsü Beş Şehirli, s.92.
[5] Medeniyet Köprüsü Beş Şehirli, s.94.
[6] Pakdil, Bağlanma, s.47.
[7] Dostluk Üzerine Fethi Gemuhluoğlu Kitabı, s.389.
[8] Medeniyet Köprüsü Beş Şehirli, s.102.
[9] Dostluk Üzerine Fethi Gemuhluoğlu Kitabı, s.411.
[10] Dostluk Üzerine Fethi Gemuhluoğlu Kitabı, s.389.
[11] Pakdil, Bağlanma, s.30.
[12] Dostluk Üzerine Fethi Gemuhluoğlu Kitabı, s.334.
[13] Dostluk Üzerine Fethi Gemuhluoğlu Kitabı, s.647.
[14] Medeniyet Köprüsü Beş Şehirli, s.95.
[15] Dostluk Üzerine Fethi Gemuhluoğlu Kitabı,s.141.
[16] Fethi Gemuhluoğlu Gerçek Olan Aşktır -Şairler ve Şiirler-, Haz. Selman Gemuhluoğlu, Tab Ofset, İstanbul 2000, s.123.
[17] Pakdil, Bağlanma, s.55.
[18] Dostluk Üzerine Fethi Gemuhluoğlu Kitabı, s.410.
[19] Dostluk Üzerine Fethi Gemuhluoğlu Kitabı, s.158.
[20] Dostluk Üzerine Fethi Gemuhluoğlu Kitabı, s.410.
[21] Pakdil, Bağlanma, s.54.
[22] Pakdil, Bağlanma, s.36.
[23] Pakdil, Bağlanma, s.19.
[24] Pakdil, Bağlanma, s.61.
[25] Dostluk Üzerine Fethi Gemuhluoğlu Kitabı, s.27.
[26] Dostluk Üzerine Fethi Gemuhluoğlu Kitabı, s.26.
[27] Pakdil, Bağlanma, s.14.
[28] Dostluk Üzerine Fethi Gemuhluoğlu Kitabı, s.98
[29] Dostluk Üzerine Fethi Gemuhluoğlu Kitabı, s.98.
[30] Dostluk Üzerine Fethi Gemuhluoğlu Kitabı, s.88.
[31] Pakdil, Bağlanma, s.25.
[32] Pakdil, Bağlanma, s.24.
[33] Dostluk Üzerine Fethi Gemuhluoğlu Kitabı, s.475.
[34] Dostluk Üzerine Fethi Gemuhluoğlu Kitabı, s.670
[35] Dostluk Üzerine Fethi Gemuhluoğlu Kitabı, s.475.
[36] Dostluk Üzerine Fethi Gemuhluoğlu Kitabı, s.670.
[37] Dostluk Üzerine Fethi Gemuhluoğlu Kitabı, s.687.
[38] Dostluk Üzerine Fethi Gemuhluoğlu Kitabı, s.383.
[39] Dostluk Üzerine Fethi Gemuhluoğlu Kitabı,s.670.